21 Ağustos 2010 Cumartesi

İki Fazıl Say...


     Fazıl Say'ın "Arabesk Yavşaklığı" çıkışıyla başlayan süreç içerisinde ve sonrasında bir çok yorum, bir çok yazı okuduk.
Bu süreç, Fazıl Say'ın karşısına geçen bir kısım medyanın ağır bombardımanı ile devam etti.
Sonrasında, Fazıl Say'dan "yalnızlık" ve "anlaşılamamak" mesajları. 
Facebook'ta kendisi tarafından yayımlanan iki yazıyı burada bulabilirsiniz.
Bu hengamede, taraf olmak değil ama, fikir ve tespit sahibi olma şansım oldu.


Aşağıdaki yazı, her fırsat bulduğunda acımasızca saldıran ve yine yavşakça bel altından vurmayı alışkanlık edinmişlere ve artık gelişmesi mümkün olmayanlara değil, hala bir şeyleri görebileceğini umduğum Fazıl Say'a hitaben "dost işi" yazılmıştır... 


Fazıl Say’ın moral ve motivasyonu çökmüş .
Fazıl Say, kendi hayat görüşüne göre, kendi bakış açısına göre;
“yapılması gereken doğru müzik”,
“olunması gereken doğru adam”,
“bakılması gereken doğru açılar”
belirleyerek sınırlar çizmiş ve bu sınırın dışında bıraktıklarını “ötekileştirerek” onlara hakaretâmiz yakıştırmalar yapmış, kaleminin namlusunu doğrultmuş karşıya.. basmış tetiğe.
Ve şimdi karşı tarafın namlusundan da ateş çıktığını gördüğünde ise morali bozulmuş.
Fazıl onlara “olmasınlar” derken faşist olmamış da kendisi, onlar “Fazıl olmasın” deyince faşizm olmuş bunun adı.
Uzun süre Avrupa ülkelerinde yaşayıp, oranın medeni (!) kültürlerinin, doğu kültürlerini tü kaka olarak dayatmasının altında ezilen ve bu kompleksini önce ve sadece kendi kültürünü aşağılamakla dışa vuran “Türk Aydını” gibi, ona da kolay gelmiş bu yoldan gitmek...
Sanki sanattaki, müzikteki yozlaşma sadece bu memlekete ait bir sorunmuş gibi, sadece bunu dillendirmek.
Arabesk müzik kötüdür, hoş değildir. Bunu kabul ederim ama, Amerikalı’nın Avrupalı’nın rezilliklerini de görürüm, söylerim ve sanki uzaylıymışcasına her gelen turiste de, anama babama ikram etmediğim ayranı ikram etmem.
Zira önce kendi memleketim, kendi insanım, kötüyse kendi kötüm, boksa benim bokumdur güzel olan benim için.
Zira gerçekten muhalif olmak, adaletli olmayı da mecbur kılar.
İnsanlık için çabalarken, onların haklarını savunurken .. sadece ezilen solcu yoldaşının, ya da sadece baş örtüsü taktığı için okuma hakkı elinden alınan kız kardeşinin hakkını savunup diğerlerinie yapılanı görmezden gelir, söylemezse, taraf olduklarının hakkını savunmaktan öteye geçemez insan .
Bu durumda, kitleyerek yumruk yaptığı parmaklardan diğerlerinde de olduğu gerçeğiyle karşılaşır er geç.


Fazıl Say’ı, İspanyol müziği ve belli bölgelerinde yaşanan hayatları için “Çingene Yavşaklığı” yakıştırmasını yaparken de görmek isterim.
Attığı tokatın karşılığını yüzüne yediğinde, aldığı 3-5 ödüle sığınıp ağlaması şımarıklığını da yadırgarım.
Ama.. 30 ‘du değil mi ödül ?
"Ee o zaman haklıymış adam kardeşim.." mi demeliyiz ?


Fotoğrafa bu açıdan bakıldığında, görünen 2 Fazıl Say var.


Birincisi, Piyano virtüözü ve bestekâr Fazıl Say,
İkincisi ise Atatürkçü ve bolca sosyolojik tespitler yapan "aydın" Fazıl Say.

Birincisi için çokça üzülmekteyim. Çektiği acıyı anlayabiliyorum ve destekliyorum.
Ama ikincisi için üzülmüyorum ve hatta öfkeliyim ona karşı.
Bu iki Fazıl Say'ın marazi birleşiminden oluşan, benim gözüme görünen Fazıl Say'ın handikapı ise;
iyi bir müzisyen olmanın, iyi bir sanatçı olmanın.. otomatik olarak iyi insan, doğru adam ve sözü her zaman dinlenmesi gereken bir "aydın" olmayı da getirdiğini düşünmesi.
Bu konuda ünlü bir kıssamız olmasına rağmen.. onu da okumamış, okumuşsa da uygulamıyor gözüküyor.

     Adam.. Kral olup kendisini ayağına çağıran oğluna der ki..
     - oğlum.. ben sana kral olamazsın demedim, adam olamazsın dedim..

Pekiyi Hisse nedir burada ?

KRAL OLMAK.. OTOMATİK OLARAK ADAM OLABİLMEYİ DE SAĞLAMAZ.

Kral olmak için başka emek..
Sanatçı olmak için başka emek..
Adam olmak için başka emek...
"Aydın" olmak için ise başka emekler vermek gerekir..
Aydın ve Atatürkçü olmayı sadece ve ille batıya yaklaşmakla karıştıran Sözde Türk Aydınlarına ve Fazıl Say'a, Atatürk'ün doğu medeniyetleriyle değil, emperyalist batı medeniyetleriyle savaştığını ve kendisinin aşağıdaki söylemini hatırlatmak isterim..

"Şark'tan ( doğu ) şimdi doğacak olan güneşe bakınız.
Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün Şark milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır.
Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır.
Bu milletler bütün güçlüklere ve manilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır.
Bu sözleri söyleyen Cumhurreisi değil,
sadece Türk Milleti'nin bir ferdi olarak Mustafa Kemal'dir"
Aydın olmanın, Atatürk'ün yolunu takip etmenin, anlatmanın gerekleri vardır.
Bu gerekler;
en az onun kadar emek vermek,
onun kadar cesur olmak,
onun kadar kararlı olmak,
onun kadar dürüst olmak,
onun kadar BİRLEŞTİRİCİ olmak,
onun kadar bilmek ve
en az onun kadar MÜTEVAZI olmaktır.

Bunlardan eksik kalırsanız, Cumhuriyet'i korumayı, balkonlara Türk bayrağı asarak evde maç seyretmekle oluyor sanırsınız günümüzde olduğu gibi.

Fazıl Say "arabesk kültür ve yaşamdaki yozlaşmaya" karşı durduğuna göre, bu tavrı aldığına göre saldırıya uğrayacak.. dışlanacak..hakarete uğrayacak.. yalnız kalacak.
Ama o, doğruları anlatmak istediği güruhu dışlamayacak.
Dağıtıcı değil, birleştirici olacak.
Ötekileştirmeyecek, birliktelikler sağlayacak..
“Sen.. siz.. yaptınız “ demeyecek.. “Birlikte yapalım” diyecek ..

Bütün bunlara rağmen saldırı yine olacaktır..
Zirai yavşaklığa savaş açmış  bir "aydın" ın kaderidir bu.
Buna katlanamıyorsa, yalnızlıktan korkuyor, saldırıdan yılıyor ve hep..
sadece alkış bekliyorsa, yüzünü sadece piyanosunun başına, sahnelere dönecek.
Orada alkışlıyor herkes zaten..

Kısa olmadı değil mi ? Dedim ya... bu işlerle uğraşmak.. emek ister... 

....balayina isyan....



1 yorum:

Unknown dedi ki...

yalnız kalmaktan korkulmamalı,tavrın bedeli olur, bu bedelde ödenmeli..bırakalım tariht notlarını alsın.